Alternatif bir çözüm yolu olarak uyuşmazlıkların giderilmesinde Arabuluculuğun rolü kanımızca gün geçtikçe artacak. Zira uzun yıllardır yurtdışındaki diğer ülkelerde başarılı sonuçlar veren bu yöntem artık son yasal düzenleme ile de ülkemizde de hayata geçmiştir.
Çok yeni bir kurum olarak ortaya çıkan Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde kullanılabilecek masrafsız, süre bakımından da yargı yolundan muhtemel daha az sürede sonuçlanabilecek bir yoldur.
Yüzyıllardır insanlar haklarını aramak için mahkemelere başvurmaktadırlar. Böylelikle mahkemelerde süren davalar eninde sonunda karara bağlanarak bir hüküm altına alınır. Burada önemli bir şey mahkemelerin verdiği kararlar sonucu mutlaka bir taraf davayı kazanmış diğer taraf ise kaybetmiştir. Oysa ki taraflar arasındaki bu sorunun, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk kurumuna gidilmesi halinde; arabulucular birer mahkeme hakimi olmadıkları ve süreç de tarafların insiyatifi ile ilerleyip eğer ki bir de anlaşmaları ile son buldurulursa her iki tarafın da gerçekten bir uzlaşmaya vardırılması söz konusu olacaktır. Yani yargıdaki gibi bir taraf kazanıp bir taraf kaybetmeyecektir.
Bir arabulucu huzurunda uzlaşma ile uyuşmazlıkların çözümü yolu milletimize tarihsel bakış açısıyla baktığımızda çok da yabancı bir kurum değildir. Her zaman bir büyüğe, sözü geçen etrafta sevilen sayılan bir kişiye uyuşmazlıkların götürülerek aranın bulunması amaçlanmış ve başarıyla uygulanagelmiştir. Bu gibi uyuşmazlık çözümünde her iki taraf da bir orta yolu bulmuş, fedakarlıklarla uyuşmazlıkları sona erdirmişlerdir.
Arabuluculuk iradidir. Taraflar her aşamada bu yolu seçmişlerse de vazgeçebilirler. Burada ileri sürdükleri bilgi ve belgeleri arabulucular ve taraflar arasında gizli kalır. Aleyhe kullanılma söz konusu değildir. Bu hususlar yasa ile güvence altına alınmıştır.
Mahkemelerin günümüzdeki yoğunlukları ile yargıya başvurularda maktu harç ve gider avanslarının özellikle değeri para ile ölçülebilen davalarda dava değeri üzerinden hesaplanan nisbi harçların da yüksek olabileceği göz önü edildiğinde arabuluculuk kurumuna başvuruya , bir nebze daha masrafsız olması nedeniyle de, daha çok rağbet edilebileceği muhtemeldir.
Bu kurumun uygulamada işlerlik kazanması için Adalet Bakanlığı’nın ve Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın faaliyetleri her geçen gün hız kazanarak artmaktadır. Asıl amaç halkımızın böyle bir kurumun varlığından ve yetkilerinden haberdar edilmesidir. Bizce de öncelikle bir arabulucu ve nihayetinde sade bir vatandaş olarak dahi bu konuda bilgi edinilmesini saplamak en büyük görevimizdir.